18 Şubat 2012 Cumartesi

Londra Aşkına...


Aheste şekilde gezilen, bol bol yeme/içme alışverişi yapılan ve tarih gezisinden çok eğlence dolu yeni bir gezi :)

2. kez bir şehre gittiğinde insan artık internetten veya rehberden okuduğu yerleri bizzat görmüş ve yaşamış oluyor. Bu yüzden de gitmek istediği yerleri, birbirlerine olan uzaklıklarına göre günlük programların ayarlanmasını, kalmak istediği lokasyon ve yemek / eğlence organizasyonlarını çok daha kolay yapabiliyor. Bende bunun avantajıyla çok güzel bir gezi programı yaptım. Önce gitmek istediğimiz yerleri çıkarttım, mesafelerine göre hangi günler nerelere gidileceğini belirledim. Ve o günlerde bulunduğumuz lokasyonlara göre nerelerde yemeliyizi araştırdım ve internetten rezervasyonları yaptırdım. Unutmayın Londra gerçekten çok hızlı yaşayan ve hiç durmayan bir şehir. Evde yemek yeme kültürleri olmadığı için sürekli dışarıda yiyorlar. O yüzden de çok fazla cafe, restaurant olsa da hepsi kalabalık. Rezervasyonsuz giderseniz özellikle cumartesi akşamı aç kalma ihtimaliniz bile var. Mekanların önünde uzun kuyruklar oluyor dikkat :)

Oteli Soho'nun kalbinde seçtim, neredeyse hiç metro kullanmadık ve her yere yürüyerek gidebildik. Her ülke mutfağının en iyi örneklerini bulabileceğiniz bir şehir burası, işte size önerilerim...

The Little Italy; Soho'da çok başarılı bir İtalyan restoranı. Yemekler çoook lezzetli, başlangıç olarak istediğimiz karamalize soğanlı, keçi peynirli tartı evde de denedim başlangıçlar arasında var. Mutlaka deneyin. Ardından ıstakozlu spaghetti ve deniz mahsullü spaghetti yedik, inanılmazdı. Tatlıya yerimiz kalmadı ama limoncello ve espresso ile sonlandırdık yemeği. Mekan yemekten sonra club'a dönüyor ve hem yemekte hem de sonrasında müzikleri çok güzel. Bu arada unutmayın İngilizler çok şık giyiniyor, gece dışarı çıkacaksanız mutlaka güzel birşeyler alın yanınıza.

Bocca Di Luppo; Yine Soho'da bir İtalyan, barda oturduk ve açık mutfakta şefleri izleyerek yemek yedik. Konsept çok keyifli, Londra'nın en eski İtalyan restoranlarından burası. Tavşan ızgara ve siyah trüf mantarlı risotto yedik. Tavşan etini Prag'da da yemiştim ama bu çok güzeldi. Ayrıca risotto inanılmazdı, bilmeyenler için trüf mantarı hakkında çok kısaca bilgi vereyim. Çok az yetişen ve çok kıymetli bir mantardır. İtalya ve Fransa'nın bazı ormanlık bölgelerinde av köpekleri tarafından koklanarak yeri tespit edilerek toplanıyor. Beyazı da vardır ama siyahı çok makbuldür. Çok güçlü bir aroması olduğu için kullanımı ancak çok ince rendeleme şeklindedir. Buradaki servisinde de parmesanlı risotto'nun üzerine çok az miktarda rendelenmiş olarak yapıldı, tatma fırsatınız olduğunda kesinlikle kaçırmayın derim. Ama tahmin etmişsinizdir ki pahalı bir mantar, bir tanesini 50 pound'a aldım. Kullanmaya kıyamıyorum şu anda :) Bir risotto denemesi yapacağım umarım başarılı olurum da mantar ziyan olmaz, tarifi becerebilirsem yakında burada göreceksiniz.

La Tasca; İspanyol tapas barı, Londra'da 1990'lardan sonra tapas kültürü çok gelişmiş. İnanın burda yediğim tapasları Barcelona'da yemedim. O kadar güzel ve çeşitliler. Bir sürahı sangria eşliğinde çeşit çeşit tapaslar yedik. Fıstıklı kuzu pirzola tarifini ana yemekler sayfasında bulabilirsiniz.

Bentley's Oyster Bar; Burası benim gittiğim en şık bar, baştan söyleyeyim çok pahalı bir yermiş. Menüye baktığımızda fark ettik ama iş işten geçmişti artık :) Özelliği çiğ istridye ve şampanya barı olması. Önünüzde taze istridyeler açılarak şampanya ile servis ediliyor. Gümüş servis takımları kullanılıyor ama insanı rahatsız eden bir snob'luğu olmadığı için keyif alması garanti. İstridye'yi çiğ olarak ilk defa denedim ve maalesef ben sevmedim. Garsonun söylediğine göre ilk denemede genelde beğenilmezmiş, tekrar tekrar denendiğinde seviliyor ve hatta sonrasında vazgeçilemiyormuş. Etrafımdaki insanların yemesinden buna şahit olsam da ben deniz ürünlerinden oluşan güzel menüden karides ve kalamar tempura yemeyi tercih ettim, çok beğendim ve sevgililer gününde yaptım. Ana yemekler sayfasında tarifini bulabilirsiniz. Çok farklı bir ortamı tecrübe etmek isterseniz kesinlikle öneririm, Sicilya'lı sempatik garsonumuzla bol bol Sicilya muhabbeti de yaptık. Hatta Eylül ayına Sicilya'ya gitmeyi kafaya koyduk şimdiden. Michellin yıldızlı bir şefi var ve bu şefin yemek kitabını da buradan satın aldım, denemelerim olacak. Takip edin beni :)

Byron Hamburger; Kerem Görsev'in İstanbul Life'da önerdiği bir mekandı burası ve Covent Garden, Transport Müzesi gezimizden sonra öğlen yemeği için gittik. Gerçekten yediğimiz en güzel hamburger ve lokal İngiliz biraları. Gidin, gidin ve gidin. Başka birşey diyemiyorum.

Harrods Pizza Bar; Londra'ya gidilir de Harrods'a gidilmez mi :) Komple gezmek isterseniz rahat bir gün ayırmalısınız. Biz yemek üzerine alışveriş yapmak için gittiğimiz için, trüf mantarı, soslar, çaylar gibi içerikte alışveriş yaptık. Mağazanın içerisinden bir çok yeme içme mekanı var. Biz yine Londra'nın en eski odun fırınında pizza barını tercih ettik ve kendi markalarındaki Prosecco ile başladık ve odun fırınında pizzaları barda İtalyan şefi izleyerek yedik. Biliyorum herşey bu kadar mı lezzetliydi diyeceksiniz ama gerçekten çok lezizdi, ben ne diyeyim.

Paxton & Whitfield'da 18. yüzyılın sonunda açılmış olan ve hala çok ünlü olan peynir ve şarap marketi. Peynirlerin içeriklerine göre yanında yenilebilecek soslar ve krakerler satılıyor. Biz 4 çeşit peynir aldık ve yanına tabi uygun sosları krakerleri ile birlikte. Ayrıca peynir servisi için özel bir tahta ve bıçak almayı da ihmal etmedim. Sevgililer gününde de kullandım tabi :) Başlangıçlar sayfasında detayları bulabilirsiniz.

Londra canlı müzik dinlemek için de çok güzel mekanlar barındıran bir şehir. Pizza Express The Jazz Soho Club'da Zoe Rahman'ın albüm lansmanına gittik, çok başarılı bir jazz piyanisti. Ayrıca bir gecede efsaneleşmiş Ronnie's Scott'a gittik. Londra'nın en eski Jazz Club'u. Tam filmlerde gördüğümüz gibi masalarda kırmızı lambalar olan çok kaliteli bir club. Jazz sevenlere duyurulur.

Yaza doğru yeniden gitmek istiyoruz, parklarını gezebilmek için yani umarım burada en az bir Londra gezisi daha anlatacağım size.

Sevgilerimle,




2 yorum:

  1. Bayan aheste:) O zaman bu yedikleriniz bizlere el maharetinizle en kısa zamanda yapılır, gördükleriniz anlatılır:)) Pudra Kokulu Kadınlar sizden davet bekliyor!!

    YanıtlaSil
  2. Unutmadan! Bir de "Twinings Earl Grey - jasmine" çay demlenir:)))

    YanıtlaSil